bölümü boşver, dayın amcan var mı? ülkede liyakat para etmiyo. diplomanı anca duvara asarsın. kimin yeğenisin onu söyle sana maaşını söyleyeyim.

www.michaelpage.com.tr

3500 diye söyle.

bir-iki yıllık deneyimle, 3.500'la başlaman olası. yeteneğine göre artar.
diplomaya bakılmadan, sadece kimin yeğeni olmana göre maaş verildiği kısmına katılmıyorum. hiçbir iş başvurusunda akraba sorulduğunu duymadım. özel sektör bu, adam işinin başarısını düşünüyor, o amcaları çiğ çiğ yer.

bt müdürü, ağır sanayi. tecrube 13 yıl, 8000 + yol + yemek

Mali işler uzmanı öncesinde 1.5 sene planlama mühendisi deneyimi
4650 tl net

Karakulak.

Karakulak+1

Allahin belasi bir kaplan tabii ki. Ultra zengin olsam alirdim bir tane. Cok seviyorum bu namussuzlari.

Kedigillerin en güzeli erkek aslan bence.

Puma. Simsiyah olanlarından bir tane isterdim. Hep çok karizmatik bulmuşumdur bu hayvanları.

karakulak +1

çita.

Beslerdim diyenlere Allah vermesin ne diyelim.

Leopar çok güzel ve özel bir hayvan ama öyle sahip olmak gibi egoist tavırlarım yok saygılar der geçerim görsem öyle.

Karakulağı sayenizde öğrendim ama cevabım aslan. Yelesiyle oynardım.

kaplan seviyorum, turuncu üzerine siyah çizgileri olanından

yavru aslan.

Caguar.

Evcilini değil yabanisini cangıla açılan arka bahçemde görmek isterdim. Cevap: duman leoparı or sumatra kaplanı.

ilk defa gördüm ama kesinlikle karakulak.

vaşak <3

huzur evi/bakım evinde kalıyoruz. istemiyorsak da tercihlerimizin sonuçlarına katlanıyoruz.

bu yüzden bir zaman sonra çoğunlukla evlenmeyi seçiyor insanlar zaten.

aile, arkadaş.

götü kaldırıp iki çorba kaynatmanın zorluğunu koskoca ömrü evli geçirmenin zorluğuyla bir tutmak en baştan saçma zaten.

Arkadaslarin olur. Bircok Batili ulkede ve Japonya'da durum boyle. Turkiye'ye tatile geliyorlar. Mutlular.

geçmişte ve şuanda yalnız yaşayanlar, dediğin durumda olanlar var. çözümleri de var. siz yaşlanıncaya kadar da teknoloji ve imkanların daha da gelişeceğini düşünürsek, pek kafaya takılması gereken bir durum değil bu yazdıklarınız.

kedi beslersin cesedini yer :) ehehehe

Birçok Avrupa ülkesinde yaşadım. Mutlu olduklarını düşünmüyorum. Bazı ülkelerde evlere özel bakım servisleri var; gelip yemeğini, kişisel bakımını, ev temizliğini yapıyorlar, köpeğinin mamasını ve senin ilaçlarını veriyorlar. Zaten hemen hemen herkesin evcil hayvanı var, hem yalnızlıktan hem de sevgi ihtiyacından. Bazen vefat ettiklerinde kimsenin haberi olmuyor, eve bakım ekibi gelene kadar. Hiç de imrenilecek bir hayat değil ama şu an bizim ülkeye, akrabalara, eş dosta bakıyorum da, zaten çocuklar da çok bakmaya niyetli değil, üstüne para versen bile. Herkes "ben hayatımı yaşıcam, yaşlılarla uğraşamam" havasında.

zaten eşlerden biri öldüğünde diğeri için bu durum söz konusu oluyo. günümüz jenerasyonunun büyük bi bölümü emin ol yaşlandığında ve elden ayaktan düştüğünde kalkıp sana hürmet edip evinde çorba yapmayacaklar. yani en azından bu durum gelecekte trend olmazsa yapmazlar. eğer olursa da instagramvari sosyal medya hesaplarında maymun ederler adamı.

benim kendi tercihim 2-3 ev sahibi olup kiralarıyla en azından günaşırı eve gelip gidecek ve rutin işleri yapacak birini bulmaktan yana.

sağlıklı yaşayacağız, tank gibi olacağız. 70'imizden önce kimseye muhtaç kalmayacağız. kaldığımızda da huzurevine falan gideceğiz. çalışacağız, işleyen demir olacağız, kenara para koymaya dikkat edeceğiz, emeklilikte g*t gibi ortada kalmayacağımızdan emin olacağız. ha ülke batar ya da sen ağır bir kaza geçirip felç kalırsın bunu asla bilemezsin, hayatın ne yapacağı belli olmuyor ama biz kendi elimizden gelen en iyisini yapıp olabildiğince sağlıklı, güçlü ve özgür kalmaya gayret edeceğiz. yetmediğimiz yerde de huzurevi var, hastane var vs...

ateşin yükselip hastalanırsın o çok sorun değil de ben en çok şuna üzülüyordum yalnızken: doktor krem veriyor mesela, sırtına süreceksin. ulan süremiyorsun. inanılmaz. yapılacak şey sırta krem sürmek ya. bu kadar basit bir şey. yanında insan olmadığı için yapamıyorsun ahaha.

yalnızkenden kastım yalnız yaşamak bu arada. şu an öyle bi şey olursa ev arkadaşım var, birbirimize ense tıraşı bile yapıyoruz jsfjs acayip eğlenceli. evlenmek zorunda değilsin, etrafında sevdiğin ve seninle ilgilenen insanlar olduğu sürece "hastalandım çorba yap oç" diyebilirsin yani, ilgilenirler. hep hasta kalmıyorsun sonuçta. yaşlanınca baksın diye evlenilmez ki. gönlüne göre birini bulur da evlenmek istersen ne ala, o zaman güzel. yoksa da şeyapmamak lazım, yetişkin insanlarız, hallolur yani bi şey olmaz.

budur evet.

yaslanacagimin garantisi yok. yaslanmadan da olebilirim. boyle seyleri cok dusunmuyorum, hayatin bana ne getireceginiz asla bilemeyecegim. imkansiz cunku. gereksiz strese ve anksiyeteye gerek yok. bu yuzden gelecegi dusunmek de pek mantikli gelmiyor bana. simdiyi dolu dolu yasamak aklima daha iyi yatiyor.

Siri cenaze hizmetlerini ara
-mezar yeriniz hazırlıyor...

Evlensen de bu tip şeylerin garantisi yok ki. İleride boşanabilirsin ya da eşin sen yaşlanmadan vefat edebilir. Belki size bakacak çocuğunuz olmaz ya da evlatlarınız hayırsız çıkar, sizi ne arar ne sorar. Sırf yalnız ölmeyeyim diye evlenilir mi?

60 yaşında yaşayacagın muhtemel problem için bu yaşında endişe duyman hiç sağlıklı değil.
hayat mucızelerle doludur ve ınsan devamlı degısen bır varlık. bugununu yaşamıyorsun şu anda, üstelik bırak 60 yasını 6 gün sonra ölmeyecegının garantısı yok

Muhtemelen elden ayaktan düşene kadar emekli olacaksın. Sonra tek başına bir evde ölü bulunacaksın.

benim bu konularda öngörülerim:
1- muhtemelen şimdiye göre çok fazla yaşlı bakım merkezi, yaşlı komünitelerin bir araya geleceği yerler vb. olacak. citta slow gibi citta senyor'lar filan olacak

ben 83lüyüm ben 89da okula başladığımda 60 kişilik sınıfta 3 kişi yoktu kreşe/anaokuluna gitmiş olan. il kıvamında bir ilçeydik, il oldu sonra. ben yaşadığım hiçbir mahallede kreş görmemiştim. şimdi herkes gidiyor. köylerde bile gitmesi lazımmış diye gönderiyorlar. ihtiyaç oldu, anneler çalıştı, çocuklara park mark kalmadı.

neyse işte bunun gibi git gide her yere yaşlı bakım merkezleri açılacak bunun türlü halleri olacak. yatılı kalanlar için ayrı, yatalak olanlar için ayrı, kendi evinde kalıp gündüz birileri gelsin gitsin çamaşırı temizliği yapsın, krem sürsün :) isteyen için ayrı. bunun ayıbı mayıbı olmayacak.

şu anda zaten bu ihtiyaç fark edildi. sırf bu yüzden 65 yaş aylığını düzelttiler: sırf bu aylığı almak için çocuklar anne babalarının yanına ikamet aldırıyor, görüyorum. evde bakım parası diye bir şey çıkarttılar. ama ailesi, bakacak kimsesi olmayan binlerce insan olacak 20-25 yıl sonra ya da olan ama bakmayan. mecbur ihtiyaçtan olacak böyle hizmetler.

2-muhtemelen şimdiye göre çok daha fazla "emekli aylığı için evlenme" söz konusu olacak
yani 50 yaşından sonra evlenirsin en kötü.
yine ben (83lü kadın halimle) binlerce gün prim ödemiş sigorta yatırmış bir çalışanım, nasıl emekli olacam diye düşünmüyorum, emekli olunca ne yapcam diye düşünüyorum. şimdi bakıyorum git gide artması gerekirken kadınların çalışma oranları azalıyor ! işsizlik de çok fena. şaka gibi ama bizim 70ler 80ler neslinin o kadın okumalı, çalışmalı, üretmeli, aydın uygar kadın...olayları bitme eğiliminde. 90nesli acayip çıktı. 22-23 yaşında kızlar zor bela okul bitirip 1 gün çalışmadan evlenme derdinde, mezuniyette kına yakıyorlar ! evlenmek çok büyük başarı filan oldu. neyse işte bu kızların maaş yok. 1 gün sigorta yok. 15+ sene sonra boşandı yaş 37-38 e ne olacak? [şu anda boşanana kocası bakıyor hala efendim, o hikaye azalarak bitecek, emin olun] 40 yaşından sonra, zaten hayatta çalışmamayı şiar edinmemiş bu arkadaşlardan bir işe girip çalışabilen çok çok az olacak 0 tecrübeyle. kısacası olacak olan şimdiki hikaye gibi işte, emekli maaşı olsun, evi olsun evlenirim. ama bunu diyen azeri kadın ya da kasabalı kadın değil üniversiteli kadın olacak. yazın bunu bir kenara.

3- teknolojik uygulamalara para vereceğiz muhtemelen
yani buzdolabının derecesini, kombinin ayarını düşünen app yazıcılarımız zaten böyle şeyleri de düşünüyor. tansiyonun çok düşerse şekerin çok çıkarsa doktoruna uyarı gönderen app'ler şimdiden var. (sağlık sektöründeyim) ileride hepimizin akıllı telefonunda olacak bunlar. belli saatte bizi çek edecek, bi sorun olursa merkezden biri gelip bakacak filan.

yaslilar icin birlikte yasam merkezleri olacak. ingilterede filan uygulamasi var. oyle yasli evi degil de yaslilar bir arada ayni apartmanda mesela ya da ayni sitede vs. herkes kendi evinde ama birlikte yasiyorlar.

ayrica yaslandiginda bakacak biri olsun diye evlenmek de cocuk yapmak da aptallik, tek kelime ile. buna inanan insan da aptal bence. kimin kimden once olecegi belli olmaz bu bir, ikincisi kocaman bir aileyiz, her bir aile bireyi ayri yerde yasiyor. cocuk dogurdum diye tapusunu alan ruh hastasi ailelerden olmayacaksaniz zaten su cagda cocugunuz muhtemelen sizden binlerce km otede yasiyor olacak. dolayisiyla bir cozum bulunur cok da takmamak lazim.

Teyzem çok güvendiği kocası tarafından aldatıldı, iki çocuğuyla ortada kaldı. Kendi çalışarak çocuklarına baktı 65 yaşında maaşının bir kısmıyla çocuğunun ev kredisinin ödüyor, diğer kısmıyla da torununu okutuyor. Çocuklarının faydası var mı? Yok. Sağlık sorunu olmasına rağmen ilgilenen kimsesi kardeşlerinden başka. O da yatak döşek düştü, tuvalete sürünerek gitmiş, üstelik gelini yan odadayken.

Avrupa ya bakmalsın bence almanya iyi bir örnek sosyal devlet anlayışı meseleyi çözüyor. ev de sağlık hizmeti vb ugulamalr ücretsiz mevcut. tabi tr de ne olur bilemem.

Avrupa'ya bakmak lazim diyen olmus. Avrupa'da nasil madem anlatayim.
Isvec'te yaslilar icin siteler var, apartmanlar var. Ekonomik duzeyine gore bu fasilitelerin kalitesi degiskenlik gosteriyor ama cok luksleri de var paran varsa.
Buralarda sana bakan insanlar var durumuna gore. Yemek getiren, yemek servis edenler var, temizligini yapanlar var, ilacini getiren, igne falan olman gerekiyorsa bunu evinde yapan hemsireler oluyor.
Ote yandan zaman zaman goruyorum bu insanlar eger yuruyemeyecek durumdaysa tekerlekli sandalye ile disari cikartiliyorlar, gezdiriliyorlar. Bunlarin organizasyonlari oluyor konser, yemek, festival vb takiliyorlar kendi komuniteleri oluyor bunlarin.
Cok oyle korkunc bir manzara yok ortada ozellikle de orta ust segmentlerde.

En alt seviye bakim ise bir cok basit otel odasi gibi dusun, orda kaliyorsun, isini goruyorlar. Ancak gazetede okumustum verilen yemek cok yetersizmis, duzelttiler mi bilmiyorum. Ama zaten yemek isini de kendin cozersin cok begenmezsen.

Acikcasi bekar degilim muhtemelen de bu kariyla beraber mezara girecem. Ama cocuk yapmiyoruz, cocugum olsa dahi ben cocuga yuk etmem kendimi, yazik lan. Ben anama bakmak istemiyorum, bana da evladim bakmasin. Herkes kendi gotunun derdine gencken dusmeli.

Cocuk bana ilerde bakar diye cocuk yapanin ben karakterinden, kisiliginden suphe ederim. Boyle bencilce bir davranis olamaz.

O yaşa kadar evli kalacağınızın garantisi yok, eşiniz çok daha önce ölmüş olabilir. Çocuklarınız varsa hayırsız çıkmış ve size bakmıyor olabilir.

Hatta eşinizden yıllar önce boşanmış ve hala nafaka ödüyor olabilirsiniz!

Ne bilelim iste allah kerim.

Ana arterler, baba arterler, kardeş yollar sister yollar hepsi açık. Manisa havalimanı yaptım şimdi bucadayım kapalı yol yok.

bornova iyi

birçok yere su basmış durumda ancak karşıyaka ya da bornova'da sorun yaşayacağını sanmıyorum. bostanlı sahile bundan 10 yıl kadar önce denizden vuran dalgalar nedeniyle yollara su bastığını hatırlıyorum, onun haricinde hiç sel olduğunu hatırlamıyorum.

çevre yolunu kullanırsan hiçbir sıkıntı yaşamazsın.

Issiz ergenler iste. Yetiskin akli basinda normal insanlar olarak dusunme onlari. Gecen bir belgesel vardi, insanlari internet trolu olmaya iten guc nedir diye bulursam paylasayim.

Asil sorun 3 - 5 kisinin ortaya attigi yalana inanan milyonlarda.

Bence kendi de inanıyo buna.

bu mesajı bilmiyorum da
işte bu yogiymiş, meditasyoncuymuş, reikiciymiş bazı ablalar var (bazı ablalar derken ankaranın en namlı salonlarında ders veren ismi cismi bilinen kişilerden bahsediyorum)bunlar hep böyle bi
işte enerji zinciri oluşturuyorlar
mars retrosunda bilmem ne orucuna giriyorlar (unuttum adını)
böyle bir mesaj zincirleri var herkes birbirine atıyor, hayde canlar kapatıyoruz telefonları inzivaya, dünyayı koruyorlarmış enerji kalkanı oluyorlarmış filan

duydum yani bu ablalardan böyle şeyler.bunlardan birine girmiş olabilirsiniz, fark etmeden.

Çünkü kimsenin araştırma yapmayacağını biliyorlar.

cahil oltası işte. paylasanlara acıyorum

koy kaldırıma yesin köpekler

Birazdan yersin birkaç saat geçsin.

bence de saçma
hoş ben hayatında süslemedim çam ağacı filan da
şey gibi herhalde: bizimkiler cadılar bayramı da kutluyor, baby shower da...biraz fazla meraklıyız, eğlence olsun bize yeter ki. mezuniyet kınası diye bir şey icat toplumuz bu eğlence ABD menşeli olursa daha bi hevesli kutluyor bu kitle. yani henüz kimsenin st patrick günü kutladığını görmedim ya da hint bayramlarını
demek ki ABD menşeli eğlenceye vurulabilecek şeylere açık bir kitle var elimizde.

Çam ağaçları ve süsler 1 Aralık’ta başlayıp Ocak ayının ilk haftasına kadar sürüyor. Şu an hala insanlar birbirinin Christmas’ını ve yeni yılını tebrik ediyor. Bazıları hediyelerini bile haftaya verecek.

türkiye’de kutlanan şey noel değil yılbaşı. çam ağacı diyorsan eğer bunlar oluyor, şaman adetlerini hala kullanıyoruz mesela. bu işin sonu tek din, sonra da ateizm allahın izniyle.

İçinde alkol olan kutlama olsun da gerisi önemli değil.

kisaca cunku bati ozentisi olmak bunu gerektirir.

daha detayli yazmak gerekirse cam agaci ve noel baba Christmas icindir bu dogru. Christmas icin alinan hediyeler cam agacinin altina konur ve Christmas gunu hediyelesilinir. Amerika'da 24-25 Aralik Christmas zamani oldugu icin ve yilbasina cok az bir vakit oldugu icin genelde susler yilbasina kadar toplanmaz. biz Christmas'i kutlamadigimiz icin nsa'da noel baba ve cam agaci olmaz. yilbasi icin yine susleme yapabilirsin tabi ama neyi ne icin yaptigini bilmek lazim. yilbasini kutlamak icin mutlu noeller diyen insanlar gordu bu gozler.

aslında NOEL vs YILBAŞI krizinin arkasında bizim cahil firmalar var..

şimdi bizim cahiller her özel günü süsleye püsleye gözümüze sokarak satışları arttırmayı seviyor..
sadece noel kavramının 25 aralık için olduğunun farkında değiller..
yabancılar kendi dini bayramları olan noel için hazırlık yaparken bazı temalar kullanıyor (bu normal)

işte bizim cahiller de bu temaları yılbaşı için sanıyor ve aynısını taklit ediyor..
tek fark, onlar "noel" (christmas) yazarken bizim cahiller "yılbaşı" yazıyor vitrinlerine..
doğru mu yanlış mı bizim cahillerin umrunda da değil zaten, yeterki satışlar artsın..

sonra da ortalık karışıyor tabi klasik olarak başka cahiller çıkıyor sahneye..
yılbaşı hristiyanların kutladığı birşey demeye başlıyorlar..

sonuçta türkler noel'i kutlamıyor.. yeni bir yıla girişi kutluyor.. nokta!

amerikadan bildiriyorum. bu adamlar için yılbaşı 2. planda, 25 aralık da christmas kutluyorlar. çam ağaçları fln christmas için, hayta 25 den sonra süs stantları bile kalkıyor marketlerde

Ben de anlamıyorum. Cia ajanları başıma silah dayayıp çam ağacı süsletti. Çok mağdurum.

neyden mideniz bulanıyor?

bize ne soruyosunuz?

aşırı tepki veriyor gibisiniz, çocuk kardeşiniz olsa neyse. çok rahatsızsanız, baktınız laftan anlamıyor engelleyip geçin.

Mide bulantısı bilemiyorum siz kramp deyin ona. aşırı tepki vermiyorum, 12 yaşındayken çocukluk dediğim Saçmalığı 5 yıl sonra dile getirmesi ve de ilgisini direkt söylemesi abartmam için yeterli. Kardeşim değil fakat kardeşim gibi, abla diyor daha ne diyeyim. Ve 12 yaşında değil artık. Daha 2 gün önce aile yemeğinde beraberdik yani sürekli yüzyüze geliyoruz, engelle geç gibi bir mevzu değil. Sorum gayet basit, nasıl davranmam gerekiyor? O mesajlar yeterli mi? Utanmadan salağa yatarım diyor, bu ne demek?

Seyi tam anlatmamissiniz da, cocuk 12 yasindayken sizin de ona ilginiz oldugunu ya da onunla yalniz kalmaya çalıştiginizi filan mi ima ediyor. Bence kendinizden emin ve rahatsaniz, bunu ailesiyle paylasin. Bildiginiz taciz ediyor bu davranislariyla sizi. Uzun bir sure de beraber zaman gecirmeyin.

@red g, maalesef söylediğiniz gibi bir ima oldu, dediğim gibi direkt üzerini kapattım susturdum ve bu mesajları yazdım. Elim ayağım titredi. Ailesine söylemek demek böyle bişey mümkün değil, hayatı biter.

azgın ergen sendromu
muhtemelen daha hiçbir kızın elini tutmadı.
muhtemelen muhafazakar bir aile.
libidosu tavan.
sizin en masumane hareketinizden bile alt anlamlar çıkaracak kadar planotik azgın.
eğer yukarıda yazdıklarım uyuyorsa konuşmak pek kar etmez. annesine söylemekle tehdit edin. annesi olayı kendi içinde çözmeyi becerebilecekse uyarılar işe yaramadığında söyleyin.
çocuğun hayatını karartmayacak, aklı başında ama aynı zamanda çocuğun ciddi anlamda korkacağı bir büyüğüne de söylenebilir. abi vs. gibi.
edit: evet mide bulanacak bir durum yok. maalesef doğru şekilde yolunu bulamamış, iyi yetişememiş bir gençle karşı karşıyayız.

Dalga geçiyorum sanmayın da bunlar hep fazla porno izlemekten. Lisedeki arkadaşlarım da öğretmenin yan bakışından bile alınıp karı bana hasta diye gezerlerdi. Şaka değil ha baya inanıyorlar buna. Daha yeni erkeğe benzemeye başlamışsın, kerli ferli kadın seni napsın olm dediğimde kıskanma lan oluyordum. Dediğim gibi, adamlar o kadar çok porno izliyolardı ki herhangi bir kadının onları arzulayacağından eminlerdi. Çünkü filmlerdeki pizzacı tesisatçı bile görürken işini bunlara göre.

Biri benim kızkardeşime yapsa elimden çekeceği vardır. Git anasına söyle derim. Ses çıkarmazsan naz yapmış olacaksın, onun arayıp da bulamadığı hikayedir bu.

Seni babana şikayet edeceğim de. Sonra da git anasına söyle.

türkiye'de bir kadın gülümsese benden hoşlandı diye düşünebiliyor erkekler. mesafe koyun mümkünse görüşmeyin. zaten ciddi bir şekilde belirtmişsiniz. bu ciddiyeti sürdürün.

Klasik azgin ergen sendromu +1
Sikayet edecegim de tirsar zaten yeterince.

Çocuğa bi şans ver bence

Ağır konuş sonra sktr et.

ailesiyle paylaş, fakat onun haberi olmasın, ailecek görüşmeyi de kesin unutulana kadar.

olayi net anlatamamissiniz, oyle olunca asiri mi hakli tepki mi verdiniz uzaktan anlasilmiyor; cocuk 12-13 yasinda mi basladi bu islere, aradan 5 yil mi gecti, su an cocuk kac yasinda, kendi yazdilarinizdan cok o neler yazdi???


ergenlikteki bu tarz ilgiler gelip gecicidir, cogu ergen zihninden disari cikmaz; ama durumdan rahatsizsaniz ailesine soylemekle tehdit edin, buyuk ihtimal bu yontem sorunu cozer, hala rahatsiz ediyorsa sadece ailesi ile gorusun.

Çocuk ergen. Günde 10 defa mastürbasyon yapıyordur. O yüzden fazla samimi olma. Açık seçik giyinme yanında

ekleme yapayım: ne konuştuğuna da kulak misafiri ol. sen yumuşak davrandıkça ardından sallıyordur. ergen işte adı üstünde.

@gezegen olan Pluton, 12 yaşındayken dokunmaya çalışmıştı inanamamış konduramamıştım fakat üstüne mesaj atmıştı, o zaman yine çok sert ve net yazmıştım, Özür dilemişti. Çocukluğuna vermiş unutmuştum, 5 yıl sonra dün sadece mesajla o zamanı yazması ve hoşlandığını söyleyip size gönderdiğim mesajı yazınca da salağa yatarım demesi çok kötü hissettirdi. Benim için halâ 12-13 yaşında çocuk gibi, o masumluğa karşı böyle saçmasapan şeylerle karşılaşınca ciddi travma yaşadım. ailesine söylemek veya başka bir büyüğe söylemek demek onun hayatını bitirmek olur, şu an anlıyorum ki zerre büyümemiş, gram mantıkla düşünse öyle ihtimalleri düşünüp korkardı. Kendimden çok yine onu düşünüyorum çünkü kendi utanacak ilerde.

@for day to break, hakikaten burada biri beni beğeniyo demek veya kendini övmek gibi bi komikliği niye yapalım ki, amacımız ne olabilir, çok saçma. Üstelik açıklıyorum ben bu olayı bir arkadaşıma dahi anlatamam çünkü hepsi aileyi tanıyor direkt anlaşılır ve ben bunu kaldıramam, o yüzden sizlere danıştım, iyi geldi gerçekten. Ayrıca sizin dediklerinizin hiçbirini yapamasam da ciddi bir mesafe koyup suratına dahi bakmıcam, bu yeterli olur sanırım. Anlam çıkaracağı hiçbir şey de olmayacak böylece.

Bence de mide bulandirici, burdaki tepkileri anlamakta zorlaniyorum. Cocuklukta baslamis, ergenlige uzanmis bir saplanti soz konusu, hem de bakan buyuten bir kadina karsi. Bunlar ciddi sorunlar, ucunda olmak da cok zor. Hem cocugun cocuklugunu bildigin icin seviyorsun, zarar gelmesin istiyorsun, konduramiyorsun. Hem de artik saplanti haline gelen bu isteklerden korkuyorsun hakli olarak.

Yapman gereken sey kesinlikle agzina sicmak, ana babasina soylemek ve polise giderim tacize devam edersen demek. Hatta devam ederse gitmek. Tanidik cocugu, elimde buyudu vs dememek lazim cunku senden yuz bulamadi diyelim birakti, boyle saplantili insanlar baskasina musallat olur, cok daha feci seyler yapar. Kokunden halletmek lazim. Eger hala musallat oluyorsa ailenizden bir erkegin gidip kulagini cekmesi iyi olur. Zira bu ulkede ne yazik ki boyle seylere yumusak davranmak, polisle vs halletmeye calismak olmuyor.

ben aradan aradan okuduğum için yaş olayını pek anlamadım.
önceden 12 yaşında orta okul öğrencisi, hadi uyarırsın falan.
şimdi 17 yaşındaysa, yaptığının ne olduğunu çok iyi biliyordur. bir tacizciyle muhattap olacağına ailesine söyle devam ederse polise git.

Bu adam daha ölmedi mi?

24 ocak 2008 saat 04:24:11 den beri buradayım, daha intahar duyurusu açıp da kendini öldüren görmedim.

çok basit bir aramayla dün akşam yaşadığını öğrenebilirdiniz.

s1.eksiup.com

www.eksiduyuru.com

cesarionun dediği üzere bir daha bakayım dedim

s2.eksiup.com

daha ölmemiş gözünüz aydın :))

Arkadaslar buradayim. Edemem. Evet o duyurumda intihar etmeyi cok istedim ama ona dair bir sey yazmak, onu ima eden bir sey yazmak değildi niyetim.

Bir. Mucize gerceklesmedi tabii. Ama. Buradan o kadar guzel insanlar o kadar güzel mesajlar gonderdiler ki, en azindan o anki ruh n halinden siyrilip, sakinlestim. Akisina bıraktım.

Merak ettiginjz icin teşekkürler. Kizim icin yasamak zorundayim. Zorluklari asamasam da oyle olacak.

@hocam, kusura bakmayin. Sizin mesaja ceval yazdigimi hatirliyordum. Meger yazmamisim. Kusura bakmayin.

iş makinalarının pek azına ağırlık takarlar, taksalar da balans için öne veya arkaya takarlar. ağır olmasını istedikleri için arka ve ön kısımları(kaporta) döküm ve oldukça kalın demir/çelikten yapılır. ayrıca şase de çeliktendir.

ayrıca silindirler de 4 5 çeşide ayrılıyor.

silindirlerin silindir kısmı zaten et kalınlığı yüksek ve çelik, içinde de genelde vibrasyon yapması için gerekli mekanik bölüm olur.

O büyükler ortalama 10 ton, ki 20 tona kadar olanlar da var. Silindirin içinin boş olacağını sanmam yoksa bu ağırlığı nasıl elde edecekler?

Fakat öyle kum vs filan değildir, demirdir komple ağırlık.

silindirlerin içi boş.
çalışacağı zaman suyla doldurup ağırlaşması sağlanıyor.
emin değilim ama aklımda böyle birşey kalmış

eğer su dolduruluyorsa asfaltın sıcak olması ve basınçla beraber daha da ısınmasını engellemek için gömlek görevi görmesi için olabilir.

bildiğimiz çelikler 110 dereceden sonra özelliğini kaybetmeye başlar.

özellikle takım çelikleri

Baya bi kalın sac, içi boş.

Ustteki yorumlar yanlis. Silindirlerin icerisinde basincli kompresörler var. Donuslerde yuksek basincla acilip kapanan kompresörler silindire surekli bir titresim saglar. Bu titresimler de silindirin uyguladigi baski kuvvetini artirir.

ileride giyerim dediğim ne varsa, yardım kuruluşlarının kıyafet konteynerlerine atıyorum.

bir süredir (ör. bir yıl) kullanmadığım her şeyi atmak*. inanılmaz bir rahatlık.

*: satmak, ihtiyaç sahiplerine vermek ya da çöpün yanına bırakmak.

Tahta sirt kasima aparati.

Tuzluk. Tuz için elimi tuz kavanozuma sokmuyorum.

ekmek kızartma makinesi,
netflix,
spotify,
kapsül ile çalışan kahve makinesi,
ev yapımı rakı stoklamak,
elektrikli battaniye,
aynı kot-kazak kombininden birkaç tane edinmek.

Büyük ekran telefon.

pics.me.me

çorap
10ar tane siyah, bej, gri çorap aldım. aynı tip, desen falan yok.
kaybolsa da eşi oluyor. çekmecede eşini aramıyorum.

buzdolabında, kahvaltılıkları tepsiye koyuyorum, tek tek çıkarmaktansa kolay oluyor.

Aynı tip kıyafetlerden hepsi uyumlu renklerde aldım. Üniforma gibi içinden çekip çekip giyiyorum, uydu uymadı derdi yok

Dyson sarjlı el süpürgesi

Oncelikle kolaylastiracagini dusunup aldigim fakat hic kullanmadigim kati meyve sikacagindan uzak durun. (Kur, meyve suyu yap, parcalara ayir, yika, kurut ve tekrar birlestir.) Bu process beni gercekten yoruyor, meyvelerden alacagim vitaminleri, vitamin haplarindan almayi %100 tercih ederim veyahutta meyveleri direkt yemeyi!


Hayatimi kolaylastiran ve severek kullandigim bir kac urunden bahsedeyim

Duduklu tencere (hizli yemek yapmak icin gercekten iyi, zamandan tasarruf!)
Rice Cooker, pilav makinesi.
Daha bir cok sey var ama hemen hemen herkesin her gun kullandigi urunler oldugu icin yazmayacagim.

Cok geldi. Ogrenciyim diyene ben de ogrenciyim diyorum. Param bu kadar diyene o zaman prana gore bir sey al diyorum. Pazarliksiz fiyat koyuyorum artik genelde. Pazarligin p'sini soyleyene yok kardes benim malimi sana satmiyorum diyorum.

pazarlıksız fiyat koyuyorum, ufak pazarlık yapmayanlara çalışan olursa o anki durumuma, beklemeye değer mi bu kadar miktar için diye düşünerek olumlu veya olumsuz cevap veriyorum ancak uygun bir fiyata koymuşsam ve hala pazarlık yapmaya çalışıyorsa cevap bile vermiyorum hala üsteliyorsa da sinir bozucu bir şekilde dalga geçip engelliyorum. zaten bu yüzden anonim isim ile takılıyorum böyle sitelerde.

Benimde başıma geliyor. Pazarlık yapma takdiği bence. Ben genelde yazıyorum pazarlık mesajlarına kesinlikle cevap vermeyeceğim diye ama ona rağmen yazan gerizekalılar oluyor.

ohooo engelli komşuya alan mı dersin, fakir çocuğa alan mı dersin, ev borcu olan mı dersin.

cevap vermiyorum, satmıyorum böylelerine.

adamın ev borcu varmış gitar almaya çalışıyor benden, ulan alma gitarı madem o kadar borcun var.

Aramıza hoş geldin. Dambıl seti koymuştum geçen yıl biri abi öğrenciyim ücretsiz verir misin yazmış yanına da ev adresini eklemiş. Ayrıca evine bırakacağım bir de. Şimdi verir misin sabaha mı bırakırsın:) Cevap vermemek en iyisi.

abi bir kere tablet satıyordum, adam çocuğuyla geldi. iyi dedim napayım yaşlıca da bir adamdı.

Hayır kurumu olmadığıma göre kafamdaki fiyatın altına satmıyorum.

okul bitti diye fx hesap mak. fiyatının cok cok altında letgo'ya koymustum cocuk abi ögrenciyim diye 2 gün dil döktü 2 tl indirim almak icin. indirmeyince de engelledi gitti. öğrenciye satacağım zaten fx hesap makinesini esnafa mı satacağım? ne garip insanlar var.

Ne koyduysam basima geldi. Cevap vermiyorum.

Benim arkadaş yapıyordu bunu. Sevgilime alıcam öğrenciyim falan diyordu. Kanmayım olm bu numaralara.

basima geliyor. urunde bir eksiklik bul, onu bahane et ve bunun uzerinden yuru ve pazarlik et. ama kalkip dilenme n'olur.

o kisileri gormezden geliyorum. kalbim taslasmis bu konuda, acimiyorum ve urun disinda bir sey soylemeleri dikkatimi cekmiyor. gulup geciyorum.

benim ilk satisimda 'cocuga alicam karne hediyesi' dediydi ben de az fiyat kirdim ve telefonun yaninda jules verne'nin kitabini yolladim ve karnesi icin tebrik ettim cocugu. bu tarz seyleri bilen arkadaslara anlattiginda agizlarindan kola puskurterek gulmuslerdi.

Buyrun sadece adımı sildim.

- lise öğrencisine elden son ne olucaktır

- .....  abi iyiakşamlar öğrenciyim 15 tatilde botumu cuma çıkışı aldılar son ne olur

 -SAYIN ..... BEY : 70 YAŞINDA EMEKLİYİM. TERHİS OLACAK FAKİR AİLE ÇOCUĞU BİR ASKERE ALACAĞIM SİZİN KOYDUĞUNUZ RAKAMI VEREMEM, İNDİRİMİNİZ OLURMU SAYGILARIMLA...

Duygu sömürüsü de geldi başıma, en sinir olduğum şeydir, zor durumdaysan almak zorunda değilsin, uygun dille reddettim ama bugüne kadar aldığım en komik teklif, motosiklete karşılık şalgam suyu idi, dükkanı varmış, devredeyim diyordu:)

Satışta playstation'ım var. 10 mesajdan 4'ü öğrenciyim abi yazıyor. Ben de öğrenciysen derslerine çalış kardeşim playstation senin neyine diyorum

yurtdışında bile var. sadece bizde yok. www.reddit.com/r/choosingbeggars

Daha yeni oldu. Topcase satıyorum sıfırı 300 civarlarında Letgo'da 150 ye yazdım, mesaj geldi vs. "son ne olur" dedi 125 e vereyim kargoda benden dedim. Gelen cevap"abi yeni motor aldım 100 lira param kaldı 100 e olmaz mı" sinirlendim bende vazgeçtim satmaktan.

İkinci bir olayda daha geldi aklıma; eski motosikletimi satıyorum bir arkadaşım da koydu ilana kendi motorunu. Hem ona hem bana bir mesaj geldi;"eşime motor bakıyoruz ancak çok durumumuz yok sizin motorunuzu çok beğendi son paramızla alıcaz vs" bu arada benim motorun ederi 20 arkadaşınki de 15 falan. Adam herkese mesaj atıyormuş meğersem

Ben letgoya satmak için kitaplarımı koymuştum. Birisi tanesi 10 lira dediğim kitap grubuna
' Merhaba amaranta biz köy okulları için kütüphane oluşturuyoruz. Eminim sen de okumaya ihtiyacı olan miniklere desteğininesirgemezsin. Bize tanesi 3 liradan hepsini satar mısın?' yazmıştı. Bende okulun adını ve adresini verin ücretsiz yollayayım dedikten sonra adam leyla oldu:/

Çakal sürüsü hepsi.

pullu payetli kıyafetler için "ihtiyacım vaaarrrr:(((((" yaazan gördüm

Ekşi sözlükte aşağıdaki 3 başlığa gir. Oku. Anla. Uygula. Yaza kadar fıstık gibi olursun.
1. intermittent fasting
2. Hiit
3. Şeker diyeti

Angelus daha doğru bir cevap verecektir fakat kalori hesabı yapıp, ihtiyacınızdan daha az kalori alırsanız kilo verirsiniz. Koşu bandı, kalori yakımı için yardımcı olabilir tabii.

beni koşu bandı baydığı için dışarıda koştum. 84’ten 77’ye indim 3 ayda.

koşu bandı iyi ama sıkıyor.

Laf aramızda sıfır sporsuz, sırf şekeri keserek 4-5 kg vermiştim, ama düzenli egzersiz ve sporu yaşam tarzının bir parçası yapmak gerekiyor, uzun vadede sağlıklı yaşamın demirbaşı bu, ondan sonra da yediklerimize dikkat etmek

ekmeği kes. kolayı ve şekerli içecekleri kes. abur cubur da, patates cipsi, biskuvi vb. tamamen kes. Ama haftada veya 2 haftada bir fast food ye.

salona gidip hemen koşmaya başlama bence. tempolu yürüyüş olarak başla. mi band gibi bir fitness tracker al, çok pahalı bir şey almana gerek yok ve günlük en 8000 adım atma hedefini yerine getir. sonra o hedefi yükselt ve sonra günde 1km koşu hedefi yap falan. 1km'yi 2 ay sonra 2km'ye çıkar vs...

Bırak o dediklerini.

2 önerim var.
1. Koşmak yerine body yapmak daha çok kalori harcamanıza yarayacağı için 1 saat koşmak yerine (bu kadar süre koşmak biraz abartılı hatta) güç odaklı ağırlık çalışmak size hem fiziksel olarak iyi bir şekillenme, görünüm sağlar hem de daha çok kilo vermenize yardımcı olur. Özellikle aç karnına yapılan body ve sonrasında protein+ az karbonhidrat ağırlıklı beslenme.
2. Yemeği azaltın. Kilo kaybının başlıca yöntemi budur. Diğer yöntemler hep 2. seçenektir.

benim kardeşim engelli, araç da kardeşimin üzerine değil gerçi ama hiç engelli yerine park ettiğimizi hatırlamıyorum şimdiye kadar.çok kar kış vs varsa avm kapısına yakın yerde hemen ineriz mesela, babam park yeri arar. çünkü zaten tekerlekli sandalyeye biniyor çocuk. kapıya yakın uzak farketmiyor ki. yürümekte zorluk çeken birinin park etmesi daha mantıklı bizim için.

asansör konusunda hemen binmek veya bi sonrakine binmek açısından bi fark yok. ama öncelik olmasına rağmen öne atlayan, sağlam görünüşlü insanlar oluyor.

hiç önemsediğim meseleler değil zira dediğim gibi çocuk zaten oturarak bekliyor. ama ayakta durmakta zorlanan, yorulmasına sebep olan bi engeli olsa kavga sebebi.

size de geçmiş olsun. asansör kullanmak tabi ki hakkınız. ki o asansörler engelli asansörü değil, engellilere öncelik verilen asansörler.

ama park yeri konusunda size katılamıyorum. engelli kartınız yoksa, o park engellilere tahsis edilmişse park etmemeniz lazım. sizin fıtığınız olur, başkasının böbrek ağrısı, kimisi ayağını burkmuştur... bunun sonu yok. kullanım alanı kısıtına herkesin uyması lazım o anki sağlık sorunu gözetilmeden. ha gerçekten zorda kalınan bir durumdur belki o anlık bi iltimas olabilir.

bi de yeri gelmişken söyleyeyim. engelli yakınlarının kendilerine tanınan hakları kullanması neden rahatsızlık veriyor anlamıyorum. babasının kanser hastalığı yüzünden engelli kartı alabilen ve engelli park yerine park eden adama bi sorun acaba hangisini tercih eder; babasının sağlıklı biri olmasını mı yoksa engelli park yerine araç bırakabilmeyi mi?

Türkiye gibi bir ülkede yani herkesin herkesin hakkını hiçe saydığı bir ülkede, daha gelişmesi gereken 10 larca şey olan bir ülkede bu sorduğunuz soru gayet normal.

Asansöre bindiğinizde kötü bakış alıyorum demişsiniz, size öyle geliyor çünkü o asansöre binenlerin neredeyse hepsinin herhangi bir engeli yok. sadece tembeller.

Adam babasının üstüne kart almış demişsiniz, hakkıysa ve yasa izin veriyorsa alır. Babası büyük ihtimalle yüzde 90 engellidir ve taşınmaya ihtiyacı vardır. İnsanın başına gelmeden insan bilemez, babasından dolayı araba aldığını seviniyorsa ve ayrıcalıkları kullanıyorsa zaten iq su bir fıstık kadardır. doğal seleksiyonla pörsür gider.

----daha sonra ekleme yapılabilir

Bahsettiğiniz durum esasen kişilerin vicdanına bırakılmıştır. “Engelli” kelimesi yaşamak için toplumun diğer (sağlıklı) fertlerinden farklı olarak bedensel veya ruhsal özüre sahip kişilere özeldir. Ancak engelli park yerleri bedensel engelli plakası olan bireyler içindir. Benim babam hasta engelli raporumuz var diyenler bir zahmet siptirsin gitsinler. Kişilerin vicdanı ise tam bu noktada devreye girer. Gözü %40 az gördüğü için %20 engelli raporu alan insanlar da engelli park yerlerine parkedebilir bu arada. Ama bunun dışındaki sıkıntılar engel değil. Ampütasyon, eklem dondurma, kalıcı beyin/göz hasarları, kısmi veya tam felç durumları, kas ve iskelet bozuklukları’ndan herhangi birine sahipseniz gönül rahatlığıyla asansörleri park yerlerini vb kullanınız. Suistimale çok açık bir konu ve suistimali seven bir ülke için bu konular uzun uzadıya tartışılıp, engelli hakları korunmalı. Ama ne yazıkki (:

Bu "engelli" kartini kullanma olayi medeni ulkelerde usulune uygun soyle oluyor (mesela Britanya - Blue-Badge):
- mavi etiket/engelli karti (blue-badge) size sofor veya yolcu olarak gideceginiz yere yakin park etme hakki taniyor.
- Sadece cadde uzerinde ama.. Hastane, market vs yerlerin kendine ozel farkli kurallari olabiliyor
- engelli karti sadece sizin kullanmaniz icin
- karti, sadece o arabada surucu veya yolcu iken kullanabilirsiniz, yani baskasi kullanamaz
- karti kuralina aykiri sekilde kotuye kullanmanin cezasi 1000 sterlin

Ozetle, kart ve engelli kisi birlikte dusunulur - kisinen engeli degil. Azten engeliniz kart almaya hak taniyorsa gidip alisiniz olay cozulur.

Senin dediğinle olsa gerçekten engellilere yer kalmaz. Herkeste bir avuç bahane/sebep var.

%90 engelli raporu olup ama dışarıda hiç bi b.k belli etmeyen hastalıklar var ki bunlardan birine sahibim malesef. hakkım olarak engelli otoparkınıda kullanıyorum. çünkü hakkım. burda mesele yürüyüp yürüyememek değil. sapasağlam görünüp bütün kalp ve damar fonksiyonlarını dönülmez şekilde etkileyen hastalığa sahip insanlar var, girişe en yakın ve yer arama stresi olmadan aracını park etmek isteyebilir. kaldıki engelli kartı almak için heyete girmeniz gerekiyor ve o heyette hiç öyle boşa rapor veremez. olay aslında sadece yaşam kalitesini arttırmaya yönelik bir pozitif ayrımcılık. yani bunu yürüyen yürüyemeyen diye ayırmak ne kadar doğru size bırakıyorum. asıl sorulması gereken kartı olmadığı halde o özel alanları işgal eden dingillere ne yapmalı. olay öyle bi boyuttaki engelli yerlerinin önüne kuka koyarak çözmüş çoğu yer xD işte orda yürüme engelli birisi yardım almadan nası park etsin aracını!

bide başıma gelen bi olayı anlatayım;
sırf sağlam göründüğüm için hastanede asansör beklerken hademe beyden trip yemiştim. gözümün içine bakarak "arkadaşlar gençler merdivenleri kullansın!" dediydi xD ulan dalyarak 7 katı nası çıkcam ben, sorsana bi niye bekliyon diye yargısız infaz işte ne diyim sustum asansörede bindim!

neyse demem oki böyle hakları gerçekten suistimal edenlerin ta ....

yüzde 52 engelliyim. Engelli park yerlerine engelli kartı ile park edemiyorsunuz.ayrıca engelli park kartı alınması gerekiyor. Onu da H sınıfı ehliyet varsa alabiliyorsun diye biliyorum. Engelli kartım var ve hayatım boyunca engelli yerine park etmedim.

özetle: babası üzerinden engelli yerine park ediyorsa babası var ise engelli haklarından faydalanabilir, babasının hayatını kolaylaştırmak amacı ile. öbür türlü böyle bir hakkı bulunmamakta.

benim de ciddi bir şekilde bacağım ağrıyor. ayakkabı seçimine dikkat etmem gerekiyor.

engelli yerine park etmek vicdan meselesidir. benim engelim iş bulmama ve sosyal hayat edinmemi engelliyor. kusura bakmayın da arada sırada canınız yanıyor diye kendinizi engelli olarak görmeniz tamamen şımarıklık.

Kurallar dostum, kurallar...

@kibritsuyu Ne zamandır benim de aklımda olan şeylere değinmişsin. Aslında @Techsavvy'in dediği gibi bunlar çok ileri medeniyet düzeyi ile ilişkili konular. Empati, vicdan, irfan, sevgi, saygı, şefkat, sabır v.s. kavramların ete kemiğe büründüğü bir toplumda bu tür şeyler konu bile olmaz, arada kaynar gider. Fakat şimdi sorunu tespitte, bir kural ve standarda bağlama hususunda bile düzeyimiz ortada. İnsanlar birbirine güveni kaybetti bu toplumda. Güvensizlik, suizannı ve şüpheyi getirdi. Hırs, rekabet, bencillik, haset sardı her tarafı. Yayası kusurlu, şoförü kusurlu, hastası kusurlu doktoru kusurlu, alanı kusurlu satanı kusurlu, öğretmeni kusurlu öğrencisi kusurlu v.s. v.s. bir toplum çıktı ortaya. "Tek bir tel kopar ve bütün ahenk bozulur" diyordu bir bilge... Bir dokun bin ah işit oldu bu girizgah... Aslında @kibritsuyu'nun dile getirdiği konuda bir kitap yazabilecek notlar, tespitler var kafamda. Engelliliğin sembolü bile hatalı:Tekerlekli sandalye! @0zzy ile benzer bir durumdayım. Dış görünüm olarak sağlıklı bir bireyim. Fakat mesela elimi uzatmış vaziyette 150-200 gr ağırlığı tutabilme sürem 6 saniyedir. (Teknik olarak detaya girmeden tarif etmek istedim.) Üniversitelerde, bazı kurumlarda personele özel kartlarla çalışır asansörler. Bu insafsızlıktır. Hangi hastalığın, ne tür bir yorgunluğun kimde olduğunu bilemezsiniz. Birbirimize güvenmek durumundayız. Birbirimize anlayış göstermek durumundayız. Bunu da boynumuza tasma gibi geçireceğimiz engelli kartlarına, personel kartlarına v.s. borçlu olmadan yapabilmeliyiz.

sakin ol, pazartesi doktora git. burdaki kimse bi şey söyleyemez.

Miden olabilir

Mide bu kadar çıkıntj yapar mı

Sakin olup doktora görünmeniz gerektiğine katılıyorum, diyafram altında herniasyon (fıtık) Vs olabilir, kolayca kontrol edilebilecek bir şey gibi.

Doktors git aq burda ne işn var

Ksifoid çıkıntısından bahsediyorsun sanırım. Ağrı yoksa büyük ihtimalle sorun yoktur. Tabi ki doktordan bunu duymak daha doğru olur.

Aldığın şarap için evet. Afiyet olsun, güzel maldır.

Diyemeyiz. Her şarap yıllanmaz.
Ben olsam riske girmezdim, kirmizi şarap için 4-5 yil ideal aralıktır. 2015-2016dan eskisi risk

Daha iyisi diyemeyiz. Bogazkere-Okuzgozu cok tipik yillandirilabilen kupajlardan tabii ki, ama eldeki sarap ne ki acaba? Bazisi yas aldikca tum katmanlari kaybedip samana donuyor, bazisi cok sertlesiyor, bazisi gencken ortaya cikamamis tadi kazaniyor. Her sarap yaslandirilmaz, bu kupaj aslinda uygun gorunse de.

2015 iyi bir yil bu arada. Sevdiginiz sarabin 2015 tarihlisini kacirmayin.

Nope.

Nasıl muhafaza edildiği de önemli, dik koymuşlarsa mantar mantar oluyor zamanla, şarap da çöp.

kesinlikle olumlu etki yapıyor. ama gülümseyen insan bulmak çok zor.

Yapıyor

Olumlu etkisi oluyor tabi.

Sıfır.

Yapmacık kahkahalar atan, içten gülmeyen insanlar değil de, yumuşak yüzlü insanlar benim üzerimde iyi bir etki bırakıyor. Suratsız insanlar ise beni bayağı geriyor. Halbuki ben de çok güleryüzü biri değilim. Kendimde eksik olanı karşı tarafta görmek hoşuma gidiyor sanırım.

i m cool +1

ben gulumseyen bir insanim genellikle ve tuhaf olan, diger insanlarin bazen benim icin endiseleniyor olmasi. gulen kadini koruma ihtiyaci muhtemelen... ya da saf gorunuyorum, bilmiyorum. ha, bir de bazi insanlar galiba gicik oluyor. cunku "hayat boktan", ya... kendileri gulmuyorken baskalari gulmemeli. o kisilerden kaciyorum. somurtkan insanlar karadelik gibi.

etrafımda neşeli, olumlu enerji yayan birilerinin olması beni çok iyi etkiliyor. kendim de yapmaya çalışırım.

yapıcı

adamına göre muamele

Kişiye, olaya ve öneme göre değişiyor.

Yapıcı davranırım çünkü bana yapıcı davranılmasını isterim. Ama eğer düzgün davranmayan birisiyse ona göre muameleyi hakeder.

gunluk hayatimda sorunlara, sorulara, insanlara yapici yaklasirim. yikici olamiyorum.

Yapıcı olabilmek isterdim, bazen deniyorum ama beceremiyorum.
Yıkıcıyım.

bazen bir şeyi yapmak için yıkmak gerekebiliyor, daha çok böyle durumlarda bir şeyci olmayı tercih ettiğimden yıkıcı görünürüm ancak yıkmak sadece bir araç oluyor böyle durumda, temel amacım her zaman yapıcı olmaktır.

yapıcıyım, çok uğraşırım. uğraşmama rağmen düzelmiyorsa yıkarım, hiç acımam ajdjdjd

muhatabıma göre değişir. aşırı yapıcı bir insanım ama baktım hep benden gidiyor, o zaman yıkıcı olmam ama iletişimimi azaltırım, ekstra bir şey yapmama gerek kalmaz. muhatabım iletişimi azaltamayacağım kadar yakın akrabamsa da yapıcı kalmaya devam ediyorum genelde, kalpler kırılmasın. ama benimkş kırılsın sorun değil.

Yıkıcıyımdır. Ya benimsin ya kara toprağın mottosu güderim.

yıkıcıyım, olaylara genelde olumsuz açıdan bakar kendimi en kötüye hazırlarim.

adamina goreyim. sevmedigim biri agziyla kus tutsa kanadi kisa diyebilecek seviyeye gelebiliyorum. sevdigim insan da insan degil bu sanki bir melek oluyor genelde. objektif olamiyorum insanlara karsi.

Biseyci degilim gercekciyim. Isim bu zaten.

Gercekciye kotumser deniyor artik.

Aşırı yapıcı olduğum için yıkılıyorum :(

yıkıcıyım.

kamber +1


zaman zaman aşırı yıkıcı olduğum oluyor

İşteyken yapıcı olmaya çalışıyorum büyük ölçüde,özel hayatımda hiç değilim ne düşünüyorsam söyleyip,inceldiği yerden kopartıcıyım.iyi mi kötü mü bilmiyorum.

otrivine mentollü burun damlası ve bir paket(10'lu) selpak göndersen daha güzel olur bence.

gribin de çiçeği mi olurmuş?

Gönder işte birini ne fark eder

Eski kafalı biri olarak, Pötibör bisküvi-Meyöz Kayısı meyve suyu ikilisini yolla derim.

çiçeksepeti görselindeki hiçbir ürünün aynısını göndermediği için herhangi bir çiçekçiden sipariş versen daha iyi olur. bir demet lisyantus herkesi mutlu eder.

çiçeksepeti ürünleri beni mutlu etmiyor. tasarım çiçek bölümünde bazı orjinal bi şeyler var. diğerlerinin tasarımı, duruşu, kullanılan ürünler canlı durmuyor.
istanbul'da ise bloomandfresh var mesela, onun sayfasına girip, kadını mutlu eden çiçek çeşitlerini görüp, ardından çiçeksepeti ürünlerinin donukluğuna bakıp, durumu anlayabilirsin.

portakalbahcem.com'dan meyve sepeti göncerirsen de deli sevinir bence. orjinal bi şey hem. bir iki gün sonra ulaşır eline tabi, o ayrı mesele.

Allah'ın 99 adı?

göbek hariç etrafta 95 tane kutucuk var, ortadakilerle birlikte Allah'ın 99 ismi diye tahmin yürütüyorum.

Her yol allaha çıkar.

Esma ül Hüsna olmalı, Allah' ın 99 ismi.

Bu bir vefk. Vefk'in ne olduğu da detaylı bakabilirsin. Esmaul Hüsna ve ebcede göre harfler felan yazılı.

Vokka.

kolonya

ısırgan çayı

Içerde bir grup insan var da ben halsiz hissediyorum o yüzden içmicem galiba. Oysa enerji içeceği almıştım votka şişesinin dibini sıyırırım diye.

Bira iciyorum ben. Besinciyi actim simdi. Cümleten afiyet olsun.

Bira hamallık ya...

ne yapacaksiniz?

yok alkol. lazim degil.

Glenfidditch

vodka

çamaşır suyu

çay, ciğerlerimi seviyorum :)

güzel bir beyaz şarap içmiştim dün akşam

jagermeister
keglevich

var ama ben öyle ağır şeyler içemiyorum. tuborg ve fıstığa devam.

sabah basladim. sarap, viski. aksamdan da birayla devam edecegim galiba.

Antibiyotik nedeniyle, hayir. Cok zor cok. Tam zamani, herkes sabah-ogle-aksam bulusup icerken... Kutlamada alkolsuz beyaz bira ictim az once. Cocuk punchi ile de aksama devam ederim.

y kurnazlık yapmaya çalışmış, x'in fikri daha adil.

X mantıklı

y'nin dedigine uysaydin 150 lira harcayacaktin. uymadin 150 lira cebinde kaldi.

bu gibi durumlarda senin dedigin makul. yani indirim bolusulur adilce. y kisisi is bilmezin tekiymis.

Elbette indirim bölüşülür, işin oluru budur.
Zaten faturada dahi oransal olarak yansıtılacaktır indirim, Eğer x o pantolonu iade ederse 150 lirasını geri alamaz.

X haklı, yüzde bir milyon.

Böyle durumlarda farklı şeylere mahal vermemek için hiç girişmemek en iyisi. Ben istemiyorum falan demek bazen işe yarayabilir.

Sıcak oda

buharlaşma için sıcak lazım, yanında da rüzgar olursa güzel olur.
ama soğuk rüzgar bir hiç.

Rüzgarlı havada daha çabuk kurur ama tabi odanın ne kadar rüzgar aldığına da bağlı.

çok bi şey fark etmez. kafana göre takıl.

Sıcak oda. Soğuk rüzgarda çamaşır kurumuyor.

Sicak oda

Nem onemli.

soğukta çamaşır kurutamazsın. öyle olsaydı kurutma makinalarında sadece fan olurdu.

Soğukta kurumaz diyenler içgüdüleriyle hareket etmiş. Sıcaklık ve rüzgar şiddeti önemli olsa da soğuk rüzgarlı hava çoğu zaman daha çabuk kurutur, net.

Ev içerisinde acik havadaki ruzgar sartlarini saglayamazsiniz herhelde. O yuzden sizin durumunuzda sicak oda.

Soğuk tabi ki bir kaç saate kurur, sıcağa oranla daha kısa sürer.

Sıcak rüzgarlı arka oda diyorum.

Zaten kadin haklari orgutleri birkac yildir bu artistan soz ediyor.

Ancak bu insanlar, cok da uc kisiler degil. Etrafinda her gun karsilastigin kisiler.

bit.ly

Suclu hepimiziz!

Bir yanlışın var bana göre. Herkesi kendi terazinle tartmak gibi.

Bir insan annesi babası için yaşamaz kendisi için yaşar. Doğrusu budur, en azından norm budur modern toplumda.

Karısını kesen psikopatlar nasıl bir ailede yetişiyor bilmiyorum ama ana baba kontrolünde, ülkenin normu olan cinsiyetçi toplum yapısında büyüdüklerini düşünüyorum. O nedenle "erkeklik" denen kavramı kutsallaştırıp kendilerini aldatan/boşamakta olan vs karılarını bu gururun kırılmasına binaen öldürüyorlar çoğunlukla. Namusumu temizledim kafasıyla yapılıyor genelde o yüzden böyle diyorum.

Sorun annesini babasını sevmek değil, erkekliğine toz kondurmamak. Psikopat da değiller bence. Öyle olsa intihar etmez, öldürdüğü karıyı yok eder hayatına devam eder hiçbişe olmamış gibi vs.

Ben de tam tersini dusunuyorum, neden butun herkes sevgilsiini falan vurmuyor. Insanlar cok sabirli diye dusunuyorum.

Intihar icin de ayni dusunceye sahibim.

Valla her cezaevine düşen psikopat değil. Onların ne yaşadığını nereden biliyorsun? belkide üstüne çok gidildi. sabrı tükendi. biliyor musunuz neler yaşadığını?

aslinda o ailelerde sizin annenizden bile daha fazla o adamin ustune dusulmustur, agam pasam denilmistir, bebek gibi acikinca yemegi verilmis, cebine harcligi konulmus, hicbir konuda hicbir ise yaramasi beklenmemis, yillar icinde yaptigi butun hatalar ortbas edilmis, gormezden gelinmis, cevredekilerin yorumlarina inanilmistir.
yoksa gercekten cocugunu seven ve bilincli aileler cocuklarinda sorun gorduklerinde uzman destegi aliyorlar, sorunlari gormezden gelmiyorlar. cocuktur, evlattir demeyip topluma kendi secimleri sonucu olarak bir insan kattiklarini ve bunun bir sorumluluk oldugunun bilincindeler.
turkiye'de cocuguna bu gozle bakan insan sayisi o kadar az ki! yani herkes dunyanin kotuluklerinden cocugunu kurtarma konusuna konsantre olmus ama benim kendi kanim canim baskasina naapmis hiiiic umurlarinda degil, bugun eksi de yine bir baslik vardi iste, psikopatin biri parkin ortasinda kopek vurmus, guya cocugunu bahane ederek, o adam o cocugu evde catir catir dovmuyorsa, anasi da evde hicbir ise yaramasina izin vermiyorsa ben de birsey bilmiyorum.
ise yaramaz insanlar sorunlarin sozlu veya fiziksel siddetle cozerler. sekil 1a da goruldugu uzere, tayyip en guzel ornek, bilindigi uzere tam olarak boyle bir ailenin cocugu idi, simdi topluca sonucuna katlaniyoruz, sizce bunun anasi babasi bir gun olsun oglum sen cok ah aldin yaziktir demis midir?

Psikopatların beyninde empati sağlayan bölgenin gelişmemiş ya da daha az gelişmiş olduğu yönünde bazı veriler var.(Kaynak :Prof Dr N.Tarhan)

anneleri de böyle duyarlı, sevgi kelebeği, bilinçli insanlar değiller ki...
hiç mi okumuyorsunuz aynı haberlerde genelde bu tür manyakların (özellikle şiddet değil de tecavüzcü manyakların) anneleri (hatta kimi durumlarda eşleri) "oğlumun hayatını karartıyor" diye üstüne yürüyor suçlayan tarafın.
boşuna mı diyoruz, türk anneleri genel olarak manyak, aman da paşa oğluşuna zeval gelmesin. zaten öldürmek filan resmen hakkı oğluşunun. o "manyak karı"nın kaşınması hep...yoksa oğlunun hiç suçu olur mu? fatmagülün suçu ne diye bir dizi vardı orada zengin sınıftan aileler vardı o aileler de aynen böyleydi aman ört bas edilsin, oğluşlarına zeval gelmesin. bizde aileler böyle işte. alt kesim de aynı üst kesim de.

benim bildiklerim arasında üniversite mezunu adam öldürmüş 2 tip var..ikisi de güya annesini sayar sever, yani anne döven söven tiplerden değiller (biri aşırı şımartılmış paşa oğlum sendromu öbürü ailesinin isteklerinin altında ezilip kendi hayatını yaşayamayan bir manyak aile şimdi vicdan yapıyor). annelerine kalırsa oğluşları kadersiz, oğullarına yazık oldu, hiç demiyorlar ki yahu oğlum adam öldürdü, (üstelik ikisinin de öldürdüğü gencecik insanlardı, aileleri vardı, resmen ocakları söndü) cezasını çeksin, akıllansın, biz de hatalarımızı kabul edelim, nerdeee...oğullarının çocuklarını düşünüyorlar aman bi üstüne titriyorlar filan. e iyi de ölen adamın/kadının çocukları taş mıydı? ona yazık değil mi diyen yok. bu hataları böyle devam ettirirsek yeni yeni manyaklar türeteceğiz diyen hiç yok. "oğlum katil oldu" (bir can aldı) diye değil "oğluma katil, torunuma baban katil diyecekler" diye üzülen insanlardan bahsediyoruz...

Tamamen empati eksikliği.

ergen

işsiz insanlarda alınganlık olabilir, destek vermek amaçlı da olsa durumlarının dile getirilmesi bir yerden sonra amaçlanan şeyin tam tersi etki yapar. sabah annesinin söylediği şeyin üzerine öğlen abisinin aynı şeyleri söyleyince annesi arayıp abisinden istemiş aramasını diye düşünmüş, yukarıda dediğim alınganlık çerçevesinde düşünü

ailesi ile arasındaki ilişkiyi bilemeyiz. annesinin abisini arayıp ara kardeşini demesinden rahatsız olması normal olabilir.

annem hayatıma çok müdahale etti, müdahale edilmekten ben de çok sıkılıyorum. destek destek bi yere kadar. müdahale etmicen.

İşsiz insan alıngan olur. Bir de annesiyle arasında geçen muhabbetin abisi ile de detaylı köpürtüldüğünü düşündüyse haliyle alınmıştır. Garip gelmesin. Umarım en kısa sürede iş bulur.

aile dediğin öğrencinin kendini ve kişiliğini keşfettiği ergenlik yıllarında, kişiye sınır çizen, yasak koyan insanlardır.
"ders çalış, tiyatrocu olunmaz sen doktor ol, üstüne bişi giy, düzgün beslen, vs..." bunların hepsinde iyi niyet olsa bile, temelinde ailenin çocuğunu kontrol etme isteği vardır. oysa birey bilhassa o yıllarda kontrol edilmek istemez, keşfetmek ister..

17 yaşında bi öğrenciye önce arkadaşı, sonra ailesi bi sorsun
-matematikten kaç aldın?

öğrenci, ailesi sorduğunda "beğenmeyecekler notumu, eleştirecekler, başkalarının notlarıyla kıyaslayacaklar" diye düşünebiliyor.
ama arkadaşı sorduğunda "x aldım" diyerek geçebiliyor, çünkü arkadaşının onun üzerinde bi kontrol oluşturma derdi olmadığını biliyor.

şimdi bu arkadaşınız da işsiz, ama kendince kafasında bunun getirdiği sıkıntıyla, gerilimle çatışıyor, bi yol bulmaya çalışıyor.
annesinin de arkasından "aman üzülmesin" tarzı hareketleri ve başkalarının da hareketlerini yönlendirmesi ihtimali; haliyle arkadaşın üstünde gereksiz, rahatsız edici bi baskı oluşturuyor.
çünkü aileniz sizden birşeyler bekler, sizi uyarır, kendi kafasındaki "iyi" tanımına uymanızı ister. uymadığınızda da bazen araya abiyi, amcayı sokar; bazen kendi konuşur ve fikirlerini anlatıp benimsemenizi bekler.

Bişey yok normal.

valla ben sanane diye dusundum. aile ici iliskileri yargilamak kimseye dusmez.

ben sadece kaşarlı köftesinden yemiştim, güzeldi

kuzu sirt

kaburga güzel. mini hamburgerleri güzel. ve köftesi de güzel. mekan biraz tuzludur dikkat.

Burgerleri güzeldi. Günaydın special, steak cheese veya lokum burger yemelisin.

Cebinize para doldurun

Tavuk kanat.

Alkol şeklinde alamıyor musun? Bi değerlendir bence.

Hayvansın bu arada karşim.

asıl soruya cevap vermemişim, hayvansın.

Ne yediğini görmeden hayvan olup olmadığına karar veremem. Paylaşırsan hayvan mısın değil misin söyleyebilirim.

Öğün atlama bence.

140 liralık tek başına bir oturuşta yiyorsan bi hayvanlıktan söz edilebilir.

“Ben yediklerime dikkat etmeye çalışıyorum, hazır yemekten bünyem tepki vermeye başladı, o yüzden yanımda kendi hazırladığım yemekleri götüreceğim artık. yemek fişi istemek yerine günlük sabit bir harcırah ödeseniz olmaz mı” gibi bir şey talep etsen nasıl olur?
Mesela bizim şirket günlük belli bir tutarı ödüyor ve yemek fişi istemiyor.

birilerinin karnini doyur madem. bi de 140 lira iyi bir restoranda hayvan gibi yiyebilecegin bir rakam da degil aslinda. nusrete gitsen mesela her aksam, ustune en az bi 50 lira daha koyman gerekir. nispeten daha kaliteli seyler yiyebilecegin bir yerlere git oyle ode bari madem 140 odemen lazim.

Hayvansın bro. Günlük 70 liraya krallar gibi yersin 3 öğün yemeğini. Kalanını da eve harca bi faydan olsun :)

Ne güzel işmiş o günlük maaşım o kadar değil benim. Eleman arıyor musunuz :)

Ye bitir gitsin sirketin parasını eger kilo alma,çöküp kalmayı vs dert ediyosan da üstteki arkadasın dedigi gibi insanlara ısmarla

hayvansın canısı
hafiften bir görmemişlik de var; "yeteri kadar" görmemişsin demekki.
birden küt diye azaltma ama
1.çok daha lüks yerlere git.
2.gittiğin yerlerde askıda yemek* bırak; biri daha nasiplensin..
ne yediğini de bilmiyorum ama istanbulda orta üstü bir akşam yemeği gündelik restoranlarda 50-70 lira olsa salata üstüne bi tatlı/kahve vs zaten 100'e yaklaşır. sen hangi şehirdesin bilmiyorum tabii ama asıl tek öğünde yüklenmek çok kötü bir şey; bu alışkanlığı değiştir.

Yemek çeki, bileti vs neyse kalanını iade mi ediyorsun? Bir de yemek çeki ile alışveriş yapılan marketlerden ev için bir şeyler alamaz mısın?

Önceki yazdığım iptal. Ben olsam ben de 140 lirayı sonuna kadar sünnetlerdim.

Biraz daha pahalı yerlere giderdim +1.

Marketler var, yemek fişiyle alışveriş olanağı tanıyan. Tek öğün sıkıntı, 3 e yay

140 liraya ne yedigini bilmiyoruz. yani 140 liraya luks bir restorantta 150gr et de yemis olabilirsin, 10 liradan 14 tane adana durum de yemis olabilirsin, ilki seni gorgusuz ve is ahlaki olmayan birisi, ikincisi hayvan yapar.

afiyet bal şeker olsun karşim.

alt firmaları zaranın. Hepsi dandik

Biraz para kazanan firma yapar bunu.

Subbranding deniyor. Hemen her firma yapar evet. Farklı ekonomik segmentler için farklı markalar çıkarıyorlar.

lumberjack, kinetix, dockers by gerli, aklıma gelmeyen birkaç marka daha. hepsi yerli, hepsi flo mağazalarının da sahibi olan şirkete ait.

küçük kardeşler her yönden sömürülüyor.

Aynı durumdayız. Bende ram falan verdim sevgili ablama ama 6 aydır para falan yollamıyor. Babamın durumu kötü borcu var. ben şehir dışında okuyorum masraf olmamak için yemek dışında 3 kuruş para zor harcıyorum. Babam bu durumdayken ablamın 100 lira göndermemesi çok saçma geliyor. Burnum sürtsün diye diyor ama zaten çarçur edecek para elime geçmiyor. Aramız kötü de değil ama işte yok yani mantıklı bir açıklama bulamıyorum.

Baskasina anan baban da olsa muhtac olmayacaksin. Bunu aci olsa da ogrendin.

Bugün yüz liranın lafını yapar belki ama ilerde lazım olduğunda çıkartıp 20bin lira verir, belli olmaz bu işler. Bizim bi akraba var aynen dediğim gibi küçücük paraların hesabını yapar ama zamanında iyi para vermişti borç olarak. Ödeyemezseniz sıkıntı değil demişti sonradan. Ödedik tabi.

Abi kardeş arasında ram'in lafı olmaz.

abi kardes arasinda ucun besin lafi olmaz +1. simdi 100tl vermez, iki ay sonra yeni bilgisayar hediye eder.

benim de ram bitti kayınçom 10 tl istedim vermedi. ram parası önemli

Ben de ekran kartimi degistirecektim ablam kusura bakma dedi tersledi. Bir kac hafta sonra ram'i degistirmem gerekiyor dedim hic dusunmeden verdi en iyisinden al dedi.

Sen 16 yasindaysan ailenle yasiyorsan ama abin 100 lirayi bile biriktiriyorsa durumlar degisir. Adama gore ram'e para vermek bos istir ama ornegin sana buyuyunce araba alir.

Bir de belki sen simariyorsun diyenler olmus tik yok ama adami sikayet diyen kisilerin duyurularini begenmissin. Bence senin de kendinde sorun araman lazim.

Fikret Kızılok - Gönül

www.youtube.com

open.spotify.com

youtu.be

www.youtube.com

open.spotify.com

Saldım.

Joy division - new dawn fades
youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com

Sahilinde değilim deniz göreyim diye öyle söyledim. Üsküdar'da oturup bira içemeyiz herhal?

Şarap sıktı artık bro, midem kabul etmiyor. Bir iki kez bira içeyim öyle şaraba geri döneyim diyorum o yüzden.

Bugün hava nispeten iyi ama modada göt donduran sezonu başladı. Tavsiye etmiyorum.
Gidip bomontide çay içerim dersen, o olur. Otur evde bir şeyler izle, biranı iç olmazsa yapacak bir şey yok.

Alisveris yapip kahveciye oturdum, raspberry yiycem.

Uzanıyorum

şunu : youtu.be dinliyorum.

1 saat falan mesaiye kaldım. Çıkıp yarım saat ankara sokaklarında yürüdüm. Çok kalabalık ya.

Sırtım ağrıyo. Akşam yine yatıcam evde. 2 hftadır kurtulamadım şu boyun, sırt ağrılarından. Salona gidemiyorum doğru düzgün.

Hava çok güzel

Bi barda içiyorum tek başıma. İnternette geziyorum öyle. Sıkıldım.

Keşke çıksaydım olm ya hava dehşet güzel.

Kadıköy'de sürtüyorum

Elma ABD
Sony japonya
Adidas Alman

Nerede üretim olursa olsun

Ürünlerin dizaynını beyaz yaka yaptığı için ABD'de ya da ana merkez nereyse orada olması normal, dizayn yapacak adamı Çin'de çalıştırmazlar ya da Çin'den adam bulmazlar normal olarak, o nedenle önemli bir detay değil.

Son montaj zaten ucuz işgücü nedeniyle Çin'de Vietnam'da, bu da önemli değil.

Malın parçalarının nerede üretildiği önemli. Aslında nerede üretildiği değil de ne kalitede üretildiği önemli. Ürünün parçaları kaliteliyse, kimin montajladığı o kadar da sıkıntı değil.

Iphone ne yazarsa yazsin cin malidir. Sirf ucuz algisi olusmasin diye ezikce oraya california yazmanin bir anlami yok.
Ayrica çin apple'dan daha iyi telefon tasarlayacak kapasitede.
Muhtemelen tasarim olayinin icinde de yer aliyorlardir. Urunu uretip kutuya sigdiracak onlar cunku.

Onemli olan çin'de uretilmesi degil çin'e o urun icin ne kadar para verdigin.

Heriflere 10 dolar versen de 1000 dolar versen de sana akilli telefon uretebiliyorlar.
Kalitesini senin verdigin para belirliyor.
Ben çin'den optik cerceve aldim, ama çin urunune gore biraz fazla odedim.
500 lira verdigim armani'den 10 kat daha kaliteli urun geldi.

bence mal, o mali ureten/icat eden beyinlerin oldugu yere aittir, oranin malidir. fabrikasinin oldugu yere ait degildir.

Parcalarin nerede uretildigi onemli

Bunu sormamın sebebi ürününe göre düşünülmesi. Mesela Rolex gibi bir saat markası Çin'de üretmeye başlasa prestij kaybına uğrar, sanırım bunda hemfikiriz. Ama bir otomobil veya telefon veya giyim markası aynısını yapınca çok da ırgalamıyoruz.

Gençler pek bilmez mesela efsane kasa Corolla vardı Japon üretimi ile Türkiye'deki fabrikada üretilen(sabancı corolla diye geçerdi halk dilinde) araçlar birebir aynı görünen ama kalite bazında farkları olan araçlardı.

Aynı şekilde Reno Megane II sedan Türkiye'de, Hb olan Fransa'da üretiliyordu ve detaylarda kalite farkı vardı.

Ha keza Meksika üretimi Jetta'da perçin kaynak varken Alman Golf'te lazer kaynak vardı. İkisi de birebir aynı arabalar aslında biri sedan biri hb. Avrupa'da hb Abd'de sedan popüler diye yapılan bir şey bu.

Ben halen yerel üretim Avrupa veya Abd malı mamüllerin çok daha kaliteli olabileceğine inanıyorum. Telefon konusunda da Iphone aslında Abd üretimi olup 1200 dolar olsa yadırgamazdım. Eski Nokia'lar Finlandiya üretimiydi, pahalıydı ama yadırgamıyorduk. Çin malı olsa günümüzdeki gibi ucuz olmasını beklerdik. Blackberry halen Macaristan, Kanada, Polonya gibi ülkelerde üretiliyor mesela.

Wesc'in bir sweaterı var hanımda 12 senelik, halen yepyeni duruyor, kesimi dikimi muhteşem J Lindeberg imzalı, Made in Sweden ürün. Geçen sene aldığımız aynı marka Wesc JL 100 euro para verdik aldık güneşte rengi attı:) Made in China yazıyor etikette.

Böyle örnek çok var. 70'lerden kalma kaynanadan hatıra Ikea tencere var evde yepyeni halen. Günümüzde IKEA tencere 3 sene dayanmıyor, Made in China.

Apple Kaliforniya'da tasarlanıyor, parçalar başta Çin olmak üzere birkaç ülkede üretiliyor, Çin'de birleştiriliyor, Dünya'nın her yerinde satılıyor, Apple Amerika'da vergi ödememek için 1000 takla atıyor... Amerikan malı desen değil, Çin malı desen değil. Jack Ma'nın yakınlarda bir demeci vardı "Made in Internet" dönemine yaklaşıyoruz diye.

Aslında diyorsun ya o ülke bu ülke diye, ülkeleri nasıl ayırıyorsan markayı da öyle ayır. Direkt markaya ülke gözüyle bakarsan sorunu çözersin.

Goddard nasıl ayırayım? Iphone ne malı şimdi? Ekran Samsung, kamera Sony, anakart Foxconn, tasarım Abd, üretim Çin.

Kalitesi Abd standartlarında mı cidden? Yan kaplaması dökülen Iphone X için değil. Kırılan yeni Ipad için değil. Geçmişte aynı ürünü Abd'de üretip aynı paraya satıyorlardı. Şimdi Çin'de üretip gene aynı paraya satıyorlar. Ben buna karşıyım işte. Maliyeti düşürüp malı ucuzlatırsın, premium olarak da yine pahalı olan yerel üretimini satarsın anlarım. Ama kar marjını yükseltip kaliteyi düşürüp satıyorlar, insanlar da koyun gibi alıyor. Apple sadece örnek aynısı Volvo için de Sony için de Nikon için de geçerli yoksa.

Canlı müzikte çok eğleniyorum ben eşlik edeceğim türkçe pop 90lar boyle bağıra bağıra söylediğim sonunda da masaya çıkıp oynadigim zaman. Ahah.

2, 4 ve 5.

Club'a gitmeyi seviyorum hayvan gibi tepiniyorum. Elektronik müzik dinlemeyi çok seviyorum en büyük hayalim umf ve tomorrowlande gidebilmek olduğu için baya baya eğlenebiliyorum. Eğer cluba tek giderseniz ve sadece sallanan kişilerden olursanız zaten eğlenemezsiniz.
biz arkadaş grubuyla clubda olan clubda kalır felsefesiyle aşırı eğlenebiliyoruz.
Bilgisayar oyunlarıyla hayatım geçtiği için eğlenmesem oynamazdım diye düşünüyorum.
Kafelerde takılmayı genel olarak sevmiyorum çaya 3 lira verebiliyorum ama vermek istemiyorum keriz miyim diye sorguluyorum.
Neyse, eğlence anlayışım biraz bencilce olabilir. Grubun düşüncesine göre değil kendi düşünceme göre eğleniyorsam o işi yaparım. eğlenmiyorum diye sırf arkadaşlarım var diye bilardo oynamayı sevemem mesela. Kimine göre boktan olabilir benim düşüncelerim ama zaten eğlenmenin amacı kişisel tatmin değil mi?

sosyal medya ve maçlar hariç diğerlerinin hepsinde eğlenebilirim.

Ps oyunları oynuyorum, spor müsabakaları, eğitici öğretici videolar falan izlemeyi, müzik dinlemeyi seviyorum. Kafe bar vb ortamlar rahatsız ediyo. Kalabalık oluyo.

ara ara arkadaş grubumla toplanıp içlerinden birinin evinde takılıyoruz. benim eğlence anlayışım evde takılmak anladığım kadarıyla. dışarıya çıkınca sıkılıyorum.

dedikodu+alkol+sigara

bulamiyrum. hiçbiri tam değil, ama hepsi bazen deneniyor.

Valla 1 sene önceye kadar disko/bar ortamları acayip eğlendiriyordu. Girmediğim delik kalmamıştı ama şimdi arkadaşlarla boş boş bile olsa oturmak daha eğlenceli geliyor. Toplanıp gülmek, geyik yapmak daha keyifli. Haa yine gitsem eğlenirim ama eskisi gibi kovalamıyorum mutlaka gitmem lazım diye.

Ağa şöyle bomboş birkaç gün olacak kuzenimle geçeceğiz evde boş boş oturup birbirimize saracağız. Ne bugünü düşüneceğiz ne de yarını. Ne kahvaltı yapalım diye kalkacağız ne de akşam yemeği, her şey akışına göre olacak yani. Akşam üstü de birbirimizi kandırıp hava alma bahanesiyle çıkacağız, kendimizi tekelin önünde bulacağız. O mezeler için malzeme bulacak ben bira/rakı/viski seçeceğim. Sonra bir bakmışız masa kurulmuş, müzik açılmış biz içiyoruz. Sohbet muhabbet akıyor, her yudumda her kadehte biraz daha güzelleşiyor kafamız ama durmak yok. Sabaha kadar sürecek bu ortamı bilmeden(!) kurmayı, o sohbeti muhabbeti, yaşadığım kafayı seviyorum. Kuzenimin kafa s.ken bazı konuları yoksa işte o gün eğlenmiş sahiden olurum.

Bu demek değildir ki ortamlar falan eğlenceli değil ama eğlencelisi bu yani. Öyle işte.

Hepsi.

hepsi? hala bitmedi mi su "kulupten ne anliyorlar ben dizi izleyerek battaniyemin altinda cok mutluyum" ezikligi ya? kendi tercihini baskalarinin gozune sokmak isteyen kisi eglenme biciminden bagimsiz olarak kendini yetersiz hisseden bir eziktir, bu kadar basit.

yeri geliyor sosyal medyada sacmasapan seylere bakarak kafami bosaltiyorum, yeri geliyor arkadaslarimla oturuyorum, bazen battaniyemi kafama cekip film izliyorum, denk gelirse partiye veya konsere gidiyorum yani sadece birinden keyif almak zorunda degiliz bunlarin. kulube giden insanlar da kulupte yasamiyor, bir gece kulupteyse ertesi gece yataginda kitap okuyordur belki?

Yedekte bekletme hissettim anlatımından.

ya arkadas akil var mantik var. bir kadin kendisini kimliginden bulan ve instagramda ekleyen birini neden takibe alir?

1- ekleyen kisinin o oldugunu anlamadi henuz. yani rastgele biri olarak dusundu

2- ekleyen kisinin o kisi oldugunu anladi.

ancak iki durumda da geri takibe almasi konustuklarina isaret. adam heralde hastalik durumunu merak ettiginden eklemedi. bariz yurumek icin ekledi. kiz da geri takip ettiyse konusmaya baslamislardir bile.

bence 1-2 gun bekle, takibi birakmazsa yol ver gitsin. herkese mavi boncuk dagitan kizlardan bi halt olmaz. ustelik sen bu durumu bile bile nasil guveneceksin?

Evet bence de

yeterince midesizsen (ben öyleyim, o açıdan bakıyorum) kendini kaptırmadan devam edersin gider.

ya kendini takip eden herkesi geri takip ediyorsa. asistana ozel bir durum degilse. cok da umurunda olmadan geri takip ediyor da olabilir

Ben instagramda ha bire selfie atan kişi en yakın arkadaşım da olsa takip etmem. Hiç tanımadığım ya da belki bir yerde 2 çift laf ettiğim kişi de olsa güzel, sanatsal, ilginç fotoğraflar paylaşan birisi ise takip ederim.
Hatunun da böylesi bir kriteri varsa boşa yere tribal enfeksiyona girmiş olabilirsin. Ha öte yandan ben swarm'ı da civardaki arkadaşlarımı bulmak, mekan önerisi almak vs için kullanıyordum ama sonra anladım ki işin aslı öyle değilmiş.
Yani herkes illa ki her uygulamayı çıkış amacına göre kullanmıyor olabilir ama hala bazı antikalar da mevcut, bilin isterim.

Şu an sevgilisi değilsin, trip atmaya da hesap sormaya da hakkın yok. İstediği gibi başkalarıyla konuşabilir. Ne zaman ki sevgili olursunuz o zaman sadakatin her türlüsünü beklemek hakkın.

Ben de senin gibiydim, hoşlandığım çocukların başkalarıyla da flört etmemesi, konuşmaması gerektiğini düşünüp tribe giriyordum daha ortada ilişki yokken ama doğrusu bu değil. Karşındaki senin onunla gönül eğlendirip eğlendirmediğini nereden bilecek. Bazı çocuklar var ki aşırı sosyallikten ölüyorlar. Belki senin de herkese mavi boncuk dağıttığını düşündü ve ciddiye almadı.

Şu anda bu durum rahatsız ediyorsa açık açık konuş, benim seninle olan arkadaşlığım biraz başka türlü olsun istiyorum de. O zaman ikiniz de hareketlerinize dikkat edersiniz.

Sen başlayamadığın için başkaları başlamış artık, geçmiş olsun, ders olsun, küpe olsun.

Sen bakma yukardaki genişlere aynı anda çok kişiyle flört adaylardan ilkini ciddiye almamakla ilgili. Yok sevgili olmadan hakkın yok filan, geçiniz.

Artık sosyal medya kullanmıyorum ama tüm samimiyetimle söylüyorum kullanırken ne takip ettiklerime dikkat ederdim, ne likeladıklarıma. Meraklıyım da tüm müzik blogları, müzik sayfaları sanatçılar vs takip ediyodum bin tane şeyi. Bi gün erkek arkadaşım aradı bi viski fotosunu beğenmişim farkında bile değilim. Likeladığım kişi gram alakamın olmadığı ergen bi çocuk beni de unf etmiş zaten. Bin tane syf takip ediyodum ve umrumda bile değildi unf edilmek filan kimseye bakmamışımdır beni takipte mi diye. Geri takip ettim diye de sıkıntılar yaşadım. Bu arada dikkat eksikliği tedavisi görüyorum ciddi seviyede bendeki. Karşındaki insan ne seviyede dalgın bilmek lazım. Ben inandıramamıştım erkek arkadaşımı. Ama benim seviyemde dehb sahibi kadın oranı yüzde bir filan.

Kız ağır hafif. Eğlenilecek hatunlar klasörüne atıp arada maluk işler için ararsın.

Aslında daha ağır konuşurdum ama gerek yok kanka.

Ahah biz erkeklerin iyilik yaptikca kazik yemesi :)

Kustugunda baskasini ara isim var deseydin simdi senle beraberdi.

Görüşmeye devam et. Şimdi karar vermek için erken.

sormayı denedin mi neden geri takip ettiğini ?
sanırım hayır. kolay gelsin küçük hayatında başarılar.

birkaç gün sonra sana:

"Acildeki (sansür) teknisyen" bu akşam bana gelecek, şarap kuruyemiş falan alıp getirir misin bana canım <3

diye mesaj atar..

...ve sen de elinde poşetlerle koşa koşa ikisinin birlikte tüketeceği siparişleri eve götürürsün :)))

ahmet özhan varmış. kıvançla kıyaslanamaz tabi.

sarışın mavi göz değil ama salih güney var (bkz: )alain delon

kenan kalav cok sarisin degil gerci

Fotolar siyah beyaz olduğu için tam belli değil gerçi ama bunlar da tam sarışın değil ya. Yahu koskoca ülkedeki tüm "yakışıklı" erkek tipleri esmer miymiş 2000lere kadar? Türk kızları sarışın sevmiyo mu yoksa :/

kumral renkli gözlü var ama kıvanç gibi beyaz tenli sarışın yok.

ediz hun?

tespit gibi tespit. dusunyorum dusunuyorum hep eskilerden bulabildim.

dusun bak kivanc tatlitug'un dedesini ekrem bora oynamisti babasi yapacak unlu sarisin yoktu ajskfjgjdb

Abi saçmalamayın kendinize gelin :D
Ediz hun? Cüneyt arkın??? Cüneyt arkın ne cüneyt arkın?!
Göksel arsoy, ahmet özhan falan söylenmiş zaten ama senin asıl sorduğun 80ler 90lar döneminde erkek dizi starıysa nejat işler der geçerim. Oktay kaynarca var mesela trtde üniversite öğrenci evi konseptli bi dizisi vardı taa 90ların başında öyle de deavm etti mesela. Ben dengeli bi dağılım olduğunu düşünüyorum.

Arda kural vardi ama efso jön filan degildi tabi. Ama 90larin sarisin artisti oydu bence.

@jimjim

cüneyt arkın sarışın mı yahu? Kumral diyebiliriz belki ama sarışın değil yani adam.

Oktay Kaynarca'nın gençlik hali de buymuş: eksiup.com

yine kumral olmasını geçtik yakışıklı da değil normal karakter oyuncusu tipinde bi adam.

Nejat İşler'in gençliğine dair de şunu buldum: eksiup.com e bu da sarışınla alakası yok?

Ediz Hun belki sayılabilir, Ahmet Özhan'ı da resmine bakınca tanıdım evet sarışınmış ama yine jön diyebileceğimiz karakterde biri değil. Tosun Paşa falan izlemedim hiç ama ordaki şaşkın tip değil miydi o? Bence hala daha sarışın yakışıklı karakter sayısı çok azınlıkta diyebiliriz.

Edit: hah ben de Arda Kural'ı dicektim ama o adam da Kıvanç'tan 3 yaş büyük sadece. İlk olarak Koçum Benim'den hatırlıyorum onu, öncesi var mı bilmiyorum gerçi.

Dikkat çekmeye çalıştığım -aslında bence seni de bu soruya item şey- 80ler 90lar döneminde türk tvlarının içeriği. Bir kere 90larda dizi furyası hiç yoktu. 90ların sonuna doğru sayıları artan özel tavlalarda belli başlı akşam dizileri vardı. Rekabet bile sıfıra yakındı. Gündüz dizileri yoktu - ferhunde hanımlar only- akşam dizilerinin de sınırlı içerikte (antropolojik ve sosyolojik açıdan topluma istenen msjların iletildiği ve tabii ekonomik açıdan:yapımcıya/kanala para kazandıracak işler olurdu.
Süper baba, bizimkiler, baba evi, kaygısızlar, küçük besleme, ana, çiçek taksi vs gibi.. bu dizilerde esas kadın esas erkek bulamazsınız. Çünkü toplumdaki her katmanı (daha doğrusu hedeflenen ya da örnek olması istenen katmanları) kucaklamak ister. Bugün olduğu gibi salt zenginler ve veya varoşlar yoktur, dolayısıyla hem seyirci olarak senin gözün "jön" yüzleri seçmez hem de şu an olduğu gibi iki radikal uç; zengin beyaz türk(sarışın) fakir orta doğulu türk(esmer) castı bu kadar belirgin değildir; yapanın da seyredenin de umrunda değildir çünkü.

Neyse demem o ki; türk televizyonlarında jön olayı 2000lerle başlıyor zaten.. on yıllar geçsin, istatistiğe o zaman bakarız.
Arda kural, tardu flordun, hakan yılmaz da geldi aklıma ama sanırım yukarıda açıkladıklarım yeterlidir.

@nundu cevabına cevaben yazıyorum tabiiki sarışınlar :D yani kıvanç tatlıtuğ ve arda kural gibi saç boyatsalardı tabiiki pırıl pırıl platin saçlarıyla hatırlardık onları da. Cüneyt arkının 20li30lu yaşlarındaki fotoğrafların kalitesi gravür niteliğinde olduğu için hafızamızda öyle yer etmemesi normal bence.

Sarı bıyık'ın bile (al san 90lar jönü :p şakaşaka) yaşlanınca saçları küllü kumral oldu. Normal değil mi?

Nuri Alço

Kıvanç tatlıtuğdan önce onun kadar batı görünümlü sarışın biri yok benim de aklıma kimse gelmiyor. Ama ondan öncekilerinin de kara kuru esmer tipler olarak kabul etmiyorum arkadaşlarin saydığı isimler gayet yakışıklı isimler. Türkiyede yakışıklı esmer çok ancak sarışın yakışıklı çok az. Türklerde sarışın erkekler genele vurunca estetik değil.

80'lerden Tolga Savacı var ama kumral, renkli gözlü.

Soner arıcıçok sarışın bence

İkini Bahar'dan Tan Sağtürk geldi direkt aklıma soruyu görünce. Ama tabii bi Kıvanç jönlüğü olmadı onun da hiçbir zaman.

Uğur Dündar

Göksel arsoy denmiş, lakabı altın çocuktu o dönem.

aklıma ilk sertan acar geldi benim. 70lerden. gerçi o zamanlar kıvanç tatlıtuğ ayarında meşhur muydu bu çocuk bilemeyeceğim. birçok filmde gördüm yalnız. sarışın jön deyince aklıma hep o gelir.

edit: şimdi kontrol ettim. yalnızca 2 sene aktörlük yapmış bu adam.

günlerdir kimdi kimdi diye kafamı kurcalayan ismi buldum;
müşfik kenter.
daha önceki cevaplarımda açıkladığım tv sektörü gerçeğini göz önünde bulundurarak bu dönemlerde yaşasaydı kıvançla kapışır ve muhtemelen alaşağı ederdi diyorum.

Zampara Seyfettin ?

Zampara seyfettin

Bildim bildim. Ne filmdi ama. Nostalji oldu.

Acıbadem diye bir isim ya da lakap hatırlıyorum, acıbademli de olabilir.

Etiyorum evt

Kulakları çınlıyor nice güzel insanların, yapmayın.

bende senin gibi düşünüyorum.

Ayibediyorlar bencede

Ben en çok dil bilinci olmayan milliyetçileri ciddiye alamıyorum. Daha anadilini öğrenememişsin millet mavrası çekiyorsun.

yoo. bu insanlar türkçe bile konuşamayan insanlar. türkçe konuşamayan insandan türkçe yazabilmesini beklemiyom

Askerdeki yakin arkadaşım türkçe öğretmeniniydi bariz hatalar yapıyordu. Bunun yanında mimar arkadaşimda vardi onunda imla hataları çoktu onları gördükten sonra eğitim sistemi böyleymis dedim

Kuzenim Turkce ogretmeni, utanmasam hatalarin var ulan diyecem de ayip olur aile sonucta.

de/da'yı yanlış yazan. Noktadan sonra boşluk bırakmayan, te/de ayrımının yapamayan, herkez yazan, insanlara kızıyorum, uyarıyorum. Facebook'ta de/da'yı bitişik yazan profesör hocamın paylaşımının altında de ayrı yazılır hocam yazmışlığım var.

Üniversite değil orta okuldaki öğretmenimden öğrenmiştim her şeyi. Temelde sorunlar var demek ki.

Eskiden küfür ederdim. Şimdi mesaj atıyorum, "birader ilkokul mezunu musun?" diyorum, iyi günümdeysem "de ayrı" yazıyorum. Göre göre alıştım artık.

Ya bırak allah aşkına bu kadar takmak nedir. Eskiden ben de öyleydim ama sonra sonra sonuçta ne dediğini anlıyorsam sıkıntı yok moduna girdim.

Kendime sövüyorum, onlara değil. Bu mallar bile üniversite bitiriyor. Ben hala boş işlerle uğraşıyorum.

Not: Küfür etmek değil, küfretmek.

İnanılmaz küfür ederim. Hala oksijenle temasta bulunmamış küfürlerim var. Buket buket, balya balya... Özellikle “pahallı” diyenlere sövüyorum.

hayir kufur etmiyorum. kendi icimden bu kisi demekki okulda dersleri dinlemeyen bir tipmis diyorum. buradan biraz karakter analizi yapiyorum.

ama genel olarak soylemek istedigi seyi anlamissam yeterli. gunluk yasamda yazim hatasi muhim degil benim icin.

Bir de da için ana avrat küfür edil memeli. Umarım yorumlar da ki arkadaşlarda etmiyordur.

kağıt kalemle yazmaya alışmış insanı etkileyebilir ama bunun tek sebebi alışkanlık; keramet kalemde değil ya da suç dijitalde değil.

ben dijitalde yazmaya alıştım mesela, elle yazmaya çalışınca cümle bile tamamlayamıyorum. alışamayan kalemle yazsın, o yazar eski kafalılık etmiş.

sanırım neil gaiman dolma kalem kullanıyordu bu sebepten. cümleyi yazarken hızlı yazamıyorum bu da düşünmemi sağlıyor falan diyordu. ama ben çok mantıklı bir açıklama olarak görmüyorum.

Dostoyevski Kumarbaz romanını kendisi bile kaleme almadı katip tuttu... Nice yazar daktilo kullandı. Mark Twain bunlardan biri. Saçma.

ben katılıyorum buna. kalem tutmakla klavye kullanmanın çok farklı olduğunu düşünüyorum.

Teknoloji düşmanlığından tamamen. Yoksa alakası yok.

Bu yaziyi gorunce acaba aradim mi diye tereddut ettim ben de 10yildir konusmadigim 3kusur yilimi gecirdigim eski sevgilimi ruyamda gordum sonra stalkladim baktim evlenmis o kadar zamandir hic bi kere bile ne ruya ne dusunce ne stalk vardi hicbisey yoktu. Bence ikiniz de evli degilseniz git evlen oyle bir sey hayatta bir kere bulunuyor

Karşı tarağın sağlam pskolojik desteğe ihtiyacı var ama sen verme. Yanlış bağlanma olur.

Senin de ihtiyacın varsa dönüş sağla. Olduğu yere kdr gitsin.

Bir şey yapmayın.

Etkilenecek kadar boşluktasin demek ki, yoksa sacmalik der geçerdin. Hayatindaki o baslugu doldur ne diyelim.

10 yıldır senden daha iyisini bulamadı, ya da bulduklarını yitirdi. Sonra aklına sen geldin ve internetten bi arattı adını.

Sonra dediki kendi kendine "lan adam psikolog/psikiyatr olmuş, dur bi arayayım belki eski günlerin hatırına ekmek çıkar"

Zamanında duygusal olarak yıpandıysan, yine yıpranacak gibiysen bulaşma. "Yok ya hiç umurumda değil" diyorsan takıl gitsin.

İkinci aşama sosyal medyadan eklemek olacak sanırım.

her giriste sifresini unutan adam +1